16 Ocak 1919 – Aslında ben Ermeni değil Türk’üm
Polis Müdüriyeti’nden yapılan açıklamada kimin nezdinde Ermeni çocuğu varsa 1 hafta içinde Polis merkezine teslim etmesi gerektiği bildirildi.
Savaştan sonra Türk ve Ermeni yetimleri sorununu Prof. Dr. Bülent Bakar anlatıyor:
Birinci Dünya Savaşı’nda ailelerini kaybeden çocukların korunması önemli bir mesele olmuştur.
1914-1918 yılları arasında açlık ve hastalık gibi nedenlerle sadece İstanbul’daki çocuk ölümü sayısı 24.279 olmuştur.
İstanbul’da böyle bir tablo yaşanırken Anadolu’daki Türk ve Ermeni yetimlerin durumunun zorluğunu anlamak güç değildir.
Hükûmet, yetimlerin sorunlarını çözmek için gayret sarf etmiştir.
Yetimler arasında en büyük sayıyı kuşkusuz Anadolu’da yaşanan kargaşa esnasında ailelerini kaybeden Türk ve Ermeni yetimleri tutmaktaydı.
Mütareke sonrasında Patrikhane ve Ermeniler, Ermeni çocuğu olduğu iddiasıyla Türk çocuklarına talip olmaya başlamış, şayialar ve asılsız açıklamalar birbirini takip etmiştir.
Her an bir eve İngilizlerle, Ermenilerin gelmesi ve evdeki bir Türk çocuğunu Ermeni olduğu iddiasıyla almaları tehlikesi vardır.
Bu arada kendini ifade edemeyen ve kimsenin sahip çıkamadığı bazı Türk çocukları ne yazık ki Ermeni yetimhanelerinde büyümek zorunda kalmıştır.
1962 yılında Fransız tabiiyetinde olan bir Ermeni karı-koca Türkiye’ye geldiklerinde bir tanıdıklarına şu açıklamayı yapmıştır;
“Efendim, bizim çocuğumuz 15 yaşında tifo oldu ve çok ağır bir hastalık geçirdi.
Annem de “Bu çocuk kurtulursa ben gerçeği anlatacağım” diye bir adak yaptı ve oğlumuz kurtuldu.
Bundan sonra annem hepimizi topladı ve dedi ki,
“Beni babanız Marsilya’daki Ermeni yurdundan aldı ve evlendi.
Ben orada yetiştirildim.
Ama aslında ben Ermeni değil Türk’üm.
Biz 1. Dünya Savaşında Yugoslavya’dan göçen bir aileydik.
Benim bir abim vardı; Sabri.
Bir kardeşim vardı.
Ben küçüktüm.
Sonra Fransız konsolosluğu; birtakım çocukları ‘Ermeni’dir’ diye alarak Fransa’ya kaçırdı ve beni de bir Ermeni okuluna koydular.
Ben de orada kimseye bir şey söyleyemedim.
Senelerce bu sırrı gönlümde taşıdım ama şimdi size açıklıyorum”